Deli Dahi Dali Ve Hayatı

İspanyol sanatçı ve Sürrealist ikon Salvador Salvador, gerçek adı ile Salvador Domingo Felipe Jacinto Dali i Domenech, 20. Yüzyılın en önemli insanlarından biridir. Peki kimdir bu Salvador Dali…

SALVADOR DALİ KİMDİR?

Salvador Dalí 11 Mayıs 1904’te İspanya’nın Figueres şehrinde doğdu. 6 yaşında ölen abisinden 3 yıl sonra dünyaya geldi. Ölen abisi ile aynı ismi verdiler ona da. Babası son derece katı kuralları olan disiplinli biri, annesi ise tam tersi şefkatli ve sevecendi. Küçük Salvador asla uslu bir çocuk değildi. Sık sık histeri krizlerine girer ve yaşıtlarına zarar vermekten çekinmezdi. Hatta 6 yaşında iken bir arkadaşını köprüden aşağı ittiği söylenir.



Resme karşı bir eğilimi olduğunu keşfeden anne babası tarafından bu yönünü geliştirmesi için küçük yaşlarından itibaren desteklendi. Hatta sanat okuluna gitmeden önce ona yazlık evlerinde küçük bir atölye hazırladılar.

10 yaşında ‘Hasta çocuk’ isimli ilk self portresini çizmişti.1916’da Colegio de Hermanos Maristas ve Figueres çizim okuluna gitti. Sınıfta dikkat çekmeyi seven bir öğrenciydi.

1919’da genç sanatçı ilk sergisini Figueres Belediye Tiyatrosu’nda gerçekleştirdi.

Madrid ve Barselona’da bir sanat öğrencisi olarak Dalí, çok sayıda sanatsal tarzı özümsemiş ve sıra dışı teknikler kullanan ressam olarak tanınmaya başlamıştı

1926 ve 1929 yılları arasında Dalí, Paris’e birçok gezi yaptı, burada saygı duyduğu Pablo Picasso gibi etkili ressamlar ve entelektüellerle tanıştı. Bu süre zarfında Dalí, Picasso’nun etkisini gösteren birçok eser çizdi. Ayrıca, şair Paul Éluard ve ressam René Magritte ile birlikte Dalí’yi Sürrealizm ile tanıştıran İspanyol ressam ve heykeltıraş olan Joan Miró ile tanıştı. Bu zamana kadar Dalí, Empresyonizm, Fütürizm ve Kübizm stilleriyle çalışıyordu. Dalí’nin resimleri üç genel tema ile ilişkilendirildi:

1) İnsanın evreni ve duyumları

2) Cinsel sembolizm

3) ideografik görüntüler

Ağustos 1929’da Dalí, Rus göçmeni Elena Dmitrievna Diakonova ile tanıştı. Elena o sırada, Sürrealist yazar Paul Éluard’ın karısıydı. Dalí ve Diakonova arasında güçlü bir zihinsel ve fiziksel çekim gelişti ve Elena kısa süre sonra yeni sevgilisi için Éluard’dan ayrıldı. “Gala” olarak da bilinen Diakonova, Dalí’nin ilham kaynağıydı ve sonunda karısı olacaktı. Dalí’nin hayatındaki yaratıcı güçlerin dengelenmesinde payı büyüktür. Dali, çılgın ifadeleri ve fantezileriyle, bir sanatçı olarak iş dünyasıyla başa çıkma yeteneğine sahip değildi. Gala, hukuki, finansal sorunlar, sergi organizasyonları ve sözleşmeler ile ilgilendi. İkili,1934’te yapılan bir törenle evlendi.

Gelecek 15 yılda Dalí, bilimsel, tarihi veya dini temaları içeren 19 büyük tuval serisini gerçekleştirdi. Bu döneme sık sık ‘Nükleer Tasavvuf’ adını verdi. Bu süre zarfında, eseri, titiz detayı fantastik ve sınırsız hayal gücüyle birleştiren teknik bir parlaklığa kavuştu. Resimlerinde optik illüzyonlar, holografi ve geometri yer alacaktı. Çalışmalarının çoğu, ilahi geometriyi, DNA’yı, Hiper Küpü ve İffet’in dini temalarını gösteren görüntüler içeriyordu

II. Dünya Savaşı sırasında, Dalí ve eşi Amerika Birleşik Devletleri’ne taşındı. 1948 yılına kadar orada kaldılar. New York’ta açtığı sergi büyük yankı uyandırdı. 1936 yılında Londra Uluslararası Sürrealist Sergisi’nde yaptığı konuşmaya; dalgıç tulumu giyip, elinde bilardo ıstakası tutarak çıktı. Dali bu davranışıyla, hayatı boyunca sadece sanatıyla değil enteresan kişiliğiyle de dikkatleri üzerinde topladığını gösteriyordu. 

Yaptığı bir çok eserin yanı sıra en ünlü resimlerinden biri ve belki de en iyi bilinen Sürrealist çalışması ‘Belleğin Kalıcılığı’ idi. (1931). Bazen de ‘Yumuşak Saatler’ olarak bahsedilen resim, yatay bir ortamda eriyen cep saatlerini gösterir. Resmin görüntü içinde birçok fikir aktardığı söylenir, temel olarak zamanın katı olmadığı ve her şeyin yıkılabilir olduğu fikrine dayanır.

SON YILLAR

1980’de Dalí, ellerinde kalıcı titremeden dolayı resim yapamaz hale geldi. Artık bir boya fırçası tutamayacak, kendini en iyi bildiği şekilde ifade edemeyecekti. 1982 de ise daha büyük bir trajedi yaşadı. Dalí’nin sevgili eşi ve arkadaşı Gala o sene hayata gözlerini yumdu. İki olay onu derinden sarstı. Gala için satın almış olduğu şatoda ölmek üzere oraya taşındı. 1984 yılında Dalí burada çıkan yangında ciddi bir şekilde yandı. Yaralanmaları nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum kaldı. Arkadaşları onun şatoda tek başına yaşamasına izin vermedi ve bunun üzerine Dali şehre geri döndü. 1988 yılının Kasım ayında Salvador Dalí, Figueres’te kalp ameliyatı oldu. Kısa bir iyileşme sonrasında Teatro-Museo’ya döndü. 23 Ocak 1989’da, doğduğu şehirde, 84 yaşında kalp yetmezliğinden öldü.


Delish

O bir Yolcu. Yolda giderken bazen sever, bazen sevilir, bazen yorar, bazen yorulur, Bazen yazar... Bazenleri hiç bitmez...

Bir cevap yazın