Saatlerce süren, defalarca reklam arasına giren Türk dizilerinin aksine, her bölümü 45 ile 50 dakika arasında süren, tempolu, gereksiz diyaloglardan kaçınan, bölüm özetleri bile 30 saniyeyi geçmeyen Amerikan dizileri, birçok dizi severin öncelikli tercihi haline geldi. Türk dizilerinin önceki bölüm özeti, reklam araları ile beraber bir bölümünün üç saatin üstünde sürdüğü düşünülürse, bir Türk dizisinin üç bölümünü izleyene kadar bir Amerikan dizisinin bir sezonunu izleyebiliyoruz. Durum böyle olunca eskiden Türkiye’de popüler olan Amerikan dizilerinin sayısı çok az iken, bugün bu rakam giderek artıyor.


Eğer bu dizilerden birini seyretmeye karar verirseniz, ilk dikkat etmeniz gereken konulardan biri, dizinin final yapıp, yapmadığı olmalı. Yeni başlamış veya final yapmamış bir dizinini en son oynamış bölümüne, söylediğimiz sebeplerden dolayı, bir anda geliveriyorsunuz. Bu sefer de yeni bölümleri beklemek pek keyifli olmuyor. Sizler için final yapmış ve tüm dünyada popüler olmuş, mutlaka izlemeniz gereken dizileri seçtik.

İŞTE FİNAL YAPMIŞ EN İYİ YABANCI DİZİLER

MONK

‘It is a gift and a curse’. Evet obsesif kompulsif kişiliği yüzünden polis teşkilatından ayrılmış, hayatına özel dedektif olarak devam eden Adrian Monk’un yeteneklerini tarif ederken kullandığı cümledir bu. Monk yeteneklerini bir hediye ve aynı zamanda bir lanet olarak görür. Monk o kadar alışılmadık bir yeteneğe sahiptir ki çözemeyeceği cinayet vakası, üstesinden gelemeyeceği suç davası yoktur. Psikolojik hastalığından dolayı takıntıları vardır. Bu sebeple izleyici tüm bölümler boyunca bu takıntılar yüzünden Monk’un başına gelenlere güler. 2002 yılında ilk bölümü yayınlanan dizi, sekiz sezon sürmüştür. Polisiye dizileri seviyorsanız, esprili yaklaşımıyla her bölümü ayrı bir heyecan tufanı olan bu dizi izlenmesi gerekenler arasında yer alıyor. Galip Derviş adıyla Türk versiyonu da bulunan dizi, Emmy ödülü almıştır.

ROME

İki sezon süren ve bizleri eski Roma’ya götüren dizi ilk sezonunu Jül Sezar dönemiyle geçiriyor. İkinci sezonda ise Jül Sezar’ın varisi Oktavius dönemi işlenmiş. 2005 yılında ilk bölümü yayınlanan dizi defalarca Golden Globe ve Emmy ödüllerine aday gösterilmiştir. İki sezon olmasından dolayı kabak tadı vermeden ve temposunu hiç kaybetmeden final yapmıştır. Konusu herkesin az çok bildiği Roma tarihini işlediği için, seyrederken mutlaka dizide olanlar gerçek mi diye araştıracaksınız. İşlenen birçok konunun gerçek hayatla örtüştüğüne şahit olacaksınız. Dizide dönemin Roma toplumunun sapkın yaşam tarzı tüm açıklığı ile gözler önüne seriliyor. Hem bu sahneler hem de kanlı savaş ve dövüş sahneleri dolayısı ile sadece yetişkinlerin seyretmesini tavsiye ediyoruz.

SPARTACUS

Amerikan dizileri dedik ama araya bir Yeni Zelanda dizisi sokalım. Bir Roma dönemi dizisi daha. Bu sefer baş kahramanımız Trakyalı bir gladyatör olan Spartaküs. İlk bölümü 2010 yılında Spartacüs (Kan ve Kum) adıyla yayınlanan dizinin çekimleri esnasında dramatik bir olay yaşanmıştır. İlk bölümlerde Spartaküs karakterini canlandıran Andy Whitfield lenf kanserine yakalanmıştır. Dizinin çekimlerine uzun bir ara verilince dizinin yayınlandığı Starz kanalı, altı bölümden oluşan, senaryoyu Kan ve Kum’un öncesine taşıyan Spartaküs (Arena’nın İlahları) adlı mini diziyi çekmiştir. Dizinin orijinali kadar büyük bir başarı yakalayan bu ön bölümler esnasında Andy Whitfield kanser tedavisi görmeye başlamıştır. İlk açıklamalarda kanseri yendiği ve dizi çekimlerine katılacağı söylense de daha sonra kanserin tekrar nüksettiği açıklaması yapılmıştır. İkinci sezonda Spartaküs karakterini Liam McIntyre canlandırmaya başlamıştır. 2011 yılında Andy Whitfield hayatını kaybetmiştir. Gladyatörler dönemine ilgi duyuyorsanız, mutlaka seyretmeniz gereken bir dizi.   

UNDER THE DOME

2013 yılında ilk bölümü yayınlandığında, sıra dışı hikayesi ile ilgi çekmeyi başardı. Chester Mill adlı bir kasabanın üstünde aniden beliren camdan bir kubbe ile insanların kasabada mahsur kalmalarını konu alan dizi, üç sezon gösterimde kaldı. Senaryoda birçok doğa üstü olay yaşanmasına rağmen, dizi finalini göreceli olarak mantıklı bir sonla yaptı. Yayınlandığı süre boyunca izleyici tarafından ilgi ile takip edilen dizinin dördüncü sezonunun çekilmemesi şaşkınlık yarattı. Bilim kurgu tarzı dizi ve filmleri seviyorsanız mutlaka izlenmesi gereken diziler arasında yer alıyor. Dizinin senaryosu 2009 yılında yayınlanan Stephen King’in aynı adlı kitabından yola çıkılarak oluşturulmuştur. Stephen King hayranlarına duyurulur.

LOST

Bir yabancı dizi izleyicisi iseniz herhalde Lost’u seyretmişsinizdir. Yine bu diziyi seri bölümler halinde seyretmiş herkes gibi bir bölüm daha izleyebilmek için sabahı etmiş, işe, güce, okula kıpkırmızı gözlerle gitmişsinizdir. 2004 yılında yayınlanan ilk bölümle, bir uçak kazası ve bu kaza sonrası gizemli yüzlerce olayın yaşanacağı bir adaya düşen kazazedelerin hikayesini işlemeye başladı. Altı sezon boyunca süren dizi öyle bir final yaptı ki tüm fanatiklerini şok etti. Bu kadar sürükleyici bir diziye böyle basit bir finali kimse yakıştıramadı. Bu finalin yarattığı kötü etkiye rağmen dizi yıllarca konuşulmaya devam etti. Oynadığı dönemde herkesin birbirine tavsiye ettiği, final yaptıktan sonra ise izlenmemesi tavsiye edilen diziyi hala seyretmediyseniz, biz yine de seyretmenizi öneriyoruz. Sadece bilin ki finalde hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Böyle kadar güçlü bir senaryo oluşturan ekibe bu son hiç yakışmadı.

PRISON BREAK

Bugünlerde yeni bölümlerinin çekileceği söylentileri olan dizimiz de efsaneler arasında yer alıyor. Haksız yere idam cezası alan abisini kurtarmak için hapishaneye düşen Michael Scofield’in hikayesi, zekice kaçış planları, insan üstü mücadele içeriyor. Dört sezon boyunca yayınlanan dizi oldukça sürükleyici bir senaryoya sahip. Michael Scorfield’in kaçış planını uygulayabilmek için tüm vücuduna yaptırdığı, hapishanenin haritasını vücuduna gizleyen dövme, filmin unutulmazları arasında yer alıyor. Dizi şaşırtıcı bir son yapmış ve bu final sonrasında yapımcı firma ‘The Final Break’ adlı iki DVD’den oluşan, şaşırtıcı finali açıkladığı söylenen filmi yayınlamıştır. Aksiyon, macera tarzı film ve dizi severlerin mutlaka seyretmesi gereken bir dizi.   

BREAKING BAD

Bir kimyager ve bir uyuşturucu bağımlısı satıcının hikayesini esprili olduğu kadar dramatik bir dille anlatan dizi, çok da iyi örnek oluyor denemez. Ama sürükleyici senaryosu ile önerilerimiz arasında üst sıralarda yer alıyor. Dizinin ilk bölümü 2008 yılında yayınlandı ve beş sezon sürdü. Tüm bilgi ve becerisine rağmen basit bir kimya öğretmeni olarak hayatını sürdüren Walter White, kanser olduğunu öğrenince tedavi masraflarını karşılamak için uyuşturucu üretimi işine girişir. Sıradan bir kimyagerin, bir anda bir suç örgütü liderine dönüşmesini zaman zaman gülerek, zaman zaman da duygulanarak izleyeceksiniz. Walter White’ın kimya bilgisi ile birçok sorunun üstesinden gelişini izledikçe, birçoğumuzun sevmeyerek girdiği kimya derslerine neden daha çok çalışmadığınıza hayıflanacaksınız. Breaking Break yapımcılarına kimyayı bize sevdirdiği için teşekkür ederiz. Ah bir de işin içinde uyuşturucu olmasaydı.

FRINGE

Bu sefer senaryomuz Fizik üstüne kurulu. 2008 yılında ilk bölümü yayınlanan dizi öyle bir senaryo ile geldi ki, dizi fanatikleri yaşadığımız dünyayı sorgular hale geldi. Paralel evrenlerin içe geçtiği, bir evrende zengin iken, diğer evrende fakir olan, bir evrende pısırık sıradan bir insanken diğer evrende yılmaz bir savaşçı olan karakterlerin senaryosu bu. Yıllarca akıl hastanesinde kalan fizik profesörü Walter Bishop ve oğlu Peter Bishop, bu karmaşık senaryoda bizi maceradan maceraya koşturuyor. Breaking Bad kimyayı sempatik hale getiriyor demiştik.  Fringe izleyicileri de dahi bir fizik profesörü olmayı hayal edeceklerdir. Nedendir bilinmez bu dizide de baş karakterimiz Walter Bishop en verimli anlarını uyuşturucunun etkisindeysen yaşıyor. İzleyenler için yine kötü örnek teşkil ediyor. Dizi beş sezon yayınlandıktan sonra final yapmıştır.